8 DUYUSAL : SENSE8
Uzuun zamandır yapılmasını istediğim nadir dizilerden birinin aslında 2015 yılında yapılmaya başlandığını öğrenince hemen başladım izlemeye. Mutluluğum uzun sürmedi çünkü 2.sezonda doğru düzgün bir final bile yapmadan Netflix bütçe yetersizliğinden dolayı diziyi bitirme kararı almıştı. 7 farklı ülkede çekildiği için bütçede sıkıntı yaşamalarını anlayabiliyorum ama bu kadar kaliteli ve emek verilen bir dizinin bitmesini asla istemezdim. İzleyenlerinin ısrarlarına dayanamayan Netflix "Tamam o zaman 2018'de 2 saatlik bir final bölümü yapalım" dedi. O kadar olayı 2 saatte nasıl bir sonuca bağlayacaklar büyük bir merakla bekliyorum...
Dizide dünyada sadece sapienslerin yani insanların olmadığını, homo sensorium dediğimiz duyusalların da büyük bir yer kapladığını görüyoruz. Homo sensoriumlar kümeler halinde yaşıyorlar ve bizim dizimizde bahsedilen grup da harika 8 kişiye sahip. Aslında İzlandalı olup İngiltere'de yaşayan ve DJ'lik yapan Riley, Amerika Chicago polislerinden Will, Alman hırsız Wolfgang, Hintli bir dindar olan Kala, Afrikalı otobüs şoförü Capheus, Meksikalı dizi yıldızı Lito, San Francisco'da yaşayan Amerikalı blog yazarı Nomi, iş kadını ve iyi bir dövüşçü olan Koreli Sun. Bu 8 homo sensorium aynı kümede oldukları için birbirlerinin hissetikleri acıyı, zevki, üzüntüyü, sevinci paylaşabiliyorlar. Yani kümede bir kişi bile mutlu olduğu zaman diğerleri bunu hissedebiliyor. En bayıldığım yeri ise, birbirlerini ziyaret edebiliyor olmaları. Gerçekten aynı ülkede olmasalar bile, bir anda kendilerini aynı odada yan yana bulabiliyorlar. Dizide farklı kültürleri, dinleri, görüşleri görmek ve hepsine saygı duyabilmek ön planda. Bu yönden kesinlikle birkaç yüzyıl önümüzdeler çünkü biz hala saygı duymayı öğrenemedik. İnsanların bizden farklı olabileceğini, düşünebileceğini kabul edemedik. Biz derken içine kendimi de kattım ama aslında bu konuda elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kimsenin yaşamına, görüşüne, giydiğine, cinsel tercihine saygısızlık etmiyorum.
Birbirini hiç tanımayan ve bizim de bilmediğimiz 8 kişiyi nasıl bir anda bize tanıttılar ve kaynaştırdılar diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama bunu öyle güzel başarmışlar ki! Birbirini daha önce hiç görmemiş 8 sensoriumun birbirleriyle bağlantı kurmasını, ne olduğunu anlamaya çalışmalarını büyük bir zevkle izledim. "2018'deki finale çok var, ben bekleyemem. Seneye final çıkınca izlerim!" diyor olabilirsiniz. Ama ertelediğimiz birçok şeyi yapmadığımız da acı bir gerçek. Ben diziye başlarken bitirildiğini biliyordum ama konusu beni öyle cezbetti ki yine de izledim. O kadar etkilendim ki, bırakın 2018'i ömrümün sonuna kadar izlediğim şeyleri unutamam! O yüzden, 2 sezonu izledim ve büyük bir heyecanla final bölümünü bekliyorum.
Farklı ülkelerle, kültürlerle, dinlerle, ırklarla, görüşlerle, zihin bağlantılarıyla ilgiliyim diyorsanız kesinlikle Sense8'i izlemelisiniz.
Yazarken tekrar izleyesim geldi diyebileceğim nice dizilerde görüşmek dileğiyle!
Dizide dünyada sadece sapienslerin yani insanların olmadığını, homo sensorium dediğimiz duyusalların da büyük bir yer kapladığını görüyoruz. Homo sensoriumlar kümeler halinde yaşıyorlar ve bizim dizimizde bahsedilen grup da harika 8 kişiye sahip. Aslında İzlandalı olup İngiltere'de yaşayan ve DJ'lik yapan Riley, Amerika Chicago polislerinden Will, Alman hırsız Wolfgang, Hintli bir dindar olan Kala, Afrikalı otobüs şoförü Capheus, Meksikalı dizi yıldızı Lito, San Francisco'da yaşayan Amerikalı blog yazarı Nomi, iş kadını ve iyi bir dövüşçü olan Koreli Sun. Bu 8 homo sensorium aynı kümede oldukları için birbirlerinin hissetikleri acıyı, zevki, üzüntüyü, sevinci paylaşabiliyorlar. Yani kümede bir kişi bile mutlu olduğu zaman diğerleri bunu hissedebiliyor. En bayıldığım yeri ise, birbirlerini ziyaret edebiliyor olmaları. Gerçekten aynı ülkede olmasalar bile, bir anda kendilerini aynı odada yan yana bulabiliyorlar. Dizide farklı kültürleri, dinleri, görüşleri görmek ve hepsine saygı duyabilmek ön planda. Bu yönden kesinlikle birkaç yüzyıl önümüzdeler çünkü biz hala saygı duymayı öğrenemedik. İnsanların bizden farklı olabileceğini, düşünebileceğini kabul edemedik. Biz derken içine kendimi de kattım ama aslında bu konuda elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Kimsenin yaşamına, görüşüne, giydiğine, cinsel tercihine saygısızlık etmiyorum.
Birbirini hiç tanımayan ve bizim de bilmediğimiz 8 kişiyi nasıl bir anda bize tanıttılar ve kaynaştırdılar diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama bunu öyle güzel başarmışlar ki! Birbirini daha önce hiç görmemiş 8 sensoriumun birbirleriyle bağlantı kurmasını, ne olduğunu anlamaya çalışmalarını büyük bir zevkle izledim. "2018'deki finale çok var, ben bekleyemem. Seneye final çıkınca izlerim!" diyor olabilirsiniz. Ama ertelediğimiz birçok şeyi yapmadığımız da acı bir gerçek. Ben diziye başlarken bitirildiğini biliyordum ama konusu beni öyle cezbetti ki yine de izledim. O kadar etkilendim ki, bırakın 2018'i ömrümün sonuna kadar izlediğim şeyleri unutamam! O yüzden, 2 sezonu izledim ve büyük bir heyecanla final bölümünü bekliyorum.
Farklı ülkelerle, kültürlerle, dinlerle, ırklarla, görüşlerle, zihin bağlantılarıyla ilgiliyim diyorsanız kesinlikle Sense8'i izlemelisiniz.
Yazarken tekrar izleyesim geldi diyebileceğim nice dizilerde görüşmek dileğiyle!
Yorumlar
Yorum Gönder