STEFAN ZWEIG - BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU


Stefan Zweig'in 1920'li yıllarda yazdığı bu uzun öyküsünü okuduktan sonra, kitapların etkileyiciliğinin uzunluğuyla bir alakası olmadığını bir kez daha anladım. Kitap 55 sayfa olmasına rağmen, okuduğum birçok romandan daha çok etkilendim. Bir adamı küçüklüğünden beri karşılıksız seven bir kadın. Ve o kadının adını dahi bilmeyen, hayatına dahil olsa bile hiçbir zaman hatırlamayan ve tanımak için çaba sarf etmeyen bir adam. Bir mektup, bir ölüm ve bir ölümsüz aşk. 

Bir aşkta tek taraf olduğuna pek çok kez şahit olmuşuzdur. Ama bizim gördüklerimizde, sevilen kişi sevildiğinin farkındadır. Sadece, o aşka karşılık veremez. Bu kitapta bizim şahit olduklarımızın aksine, kadının adama çok değer vermesine rağmen adamın bundan hiç haberi olmuyor. Ta ki o upuzun mektubu okuyana kadar. Okuduktan sonra neler hissettiğini, yazar bizim zihnimize bırakmış. Mektubu okuyan adamın nasıl biri olduğunu anlatılan olaylardan az çok anladığımız için, sonrasında neler hissettiğini veya düşündüğünü tahmin etmek zor değil. Acımasız davranmak istemiyorum ama muhtemelen bir hafta etkisinde kaldıktan sonra unutmaya başlamıştır. Adamın hayatına ve karakterine rağmen, kadının sonuna kadar onu sevmesi, ondan vazgeçmemesi ve iyiliğini düşünmesi içimi ürpertti. Ancak söylemem gerekir ki, o adamın yaşadığı şeyi asla yaşamak istemezdim.



Kitabı okumanızı ve benim kadar etkilenmenizi o kadar çok istiyorum ki, daha fazla ayrıntı vermeyeceğim. Ama okurken beğendiğim ve bana çarpıcı gelen yerleri buraya bırakıyorum:

  • "Zamanla herkesin sende hissettiği bir şeyi ben bilinçaltımda algılamıştım, sen ikili bir hayat yaşıyordun, bir yönüyle aydınlık, tamamen dünyaya açık bir yüzey, öteki yönüyle ise çok karanlık ve sadece senin bildiğin bir yüzey."
  • "İçimde dallanıp budaklanan, su yüzüne çıkan ne varsa, kendine yakın olarak yalnızca seni biliyordu."
  • "Kalbimin durduğu, bütün kan dolaşımımın kesildiği ve sadece sen geliyor musun diye kulak kesildiğim o sessizlik, bugün bile hala kulaklarımdan silinmiş değil."
  • "Beni teselli edecekler ve birtakım sözcükler söyleyecekler, sözcükler, sözcükler; fakat ne yardımı dokunabilir ki sözcüklerin bana?"
  • "Sonra yine yalnız olacağım. Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur."
  • "Seni sen kim isen o olarak seviyorum, sıcakkanlı ve çabuk unutan, kendini veren ve sadık kalmayan, seni yalnızca her zaman kim idiysen ve şimdi de hala kimsen o halinle seviyorum."
  • "Sen ki, ancak özgürken nefes alabilen birisin."
  • "Sen kendini tutkuna, benliğinin bütün o israfa yatkın zenginliğiyle hiç düşünmeksizin adayabiliyorsun."
  • "Hep seni beklemiş, ama senin tarafından hiç çağrılmamış olandan kalan bir miras."
  • "Bir zamanlar yılda bir defa olsun etrafında esmiş olan o hafif nefes, hayatımdan sana gelen o küçücük rüzgar, evet, o da solup gidecek!"




Yorumlar

Popüler Yayınlar